Aile konutu şerhi hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Aile Konutu Nedir?
Aile konutu; eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu meskendir.
Bir taşınmazın aile konutu olarak kabulü için, taraflar arasında evlilik birliğinin olması ve eşlerin o taşınmazda bütün yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştiriyor olması gerekir. Dolayısıyla, hukuken evli sayılmayan çiftlerin yaşadığı bir konut, tarafların bütün yaşamsal faaliyetleri burada gerçekleşmiş olsa dahi aile konutu olarak nitelendirilemez. Yine aynı şekilde eşlerin, bütün yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirmedikleri, acı ve tatlı günlerini paylaşmadıkları meskenin de aile konutu olarak değerlendirilebilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda eşlerin yazlık veya kışlık olarak kullandıkları meskenin, aile konutu olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Aile Konutu Şerhi Nedir?
Medeni Kanun’da aile konutuna ilişkin özel korumalar getirmiştir. Kanundaki bu özel korumaya göre eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez. Yine bu hukuki korumaların sonucu olarak aile konutunun tapu maliki olan eş, diğer eşin rızası olmadan aile konutunu satamaz ve aile konutunun üzerindeki hakları da sınırlayamaz.
Evlilik birliği, eşlerin tasarruf yetkilerini kural olarak sınırlayamaz. Bu bağlamda eşler, kendileri adına kayıtlı olan malvarlıklarını dilediği gibi başkasına satabilir, bağışlayabilir veya devredebilir. Aynı şekilde taşınmazı üzerine ipotek de tesis edebilir. Ancak Medeni Kanun’da, eşlerin acı tatlı günlerini getirdiği mesken olan aile konutuna ilişkin tasarruflar özel olarak korunmuş ve bazı koruyucu önlemler getirilmiştir. Medeni Kanunda düzenlenen bu koruyucu hükümler, herkes için geçerlidir. Ancak bu konuda üçüncü kişilerin bilgi sahibi olması için aile konutuna şerh koyma imkanı getirilmiştir. Tapuda konulmasına imkan verilen bu şerhe “aile konutu şerhi” denilmektedir.
Aile konutu olarak özgülenen meskende oturan ve bu konutun maliki olmayan eş, “aile konutu şerhi” konulması için tapu müdürlüğüne tapu müdürlüğüne başvurmak zorundadır. Malik olmayan eşin talebini alan Tapu Müdürlüğü, şartların oluşup oluşmadığını tespit eder ve şartların oluştuğunda aile konutuna “şerh” tesis eder. Tapu müdürlüğü tarafından aile konutuna şerh konulması sonrasında malik olan eş, bağışlama, ipotek ve benzeri hiçbir işlemi tek başına yapamaz. Bu durumda tapuda işlem yapılabilmesi için malik olmayan eşin rızası gerekir.
Aile konutu şerhi bulunmasına karşılık, taşınmazın eşin rızası olmadan satışı yapılmışsa bu satış geçersizdir. Böyle bir durumda rızası alınmayan eş tarafından, taşınmazın devredildiği kişiye tapu iptali davası açılmalıdır.
Eşlerin paylı mülkiyetinde olan taşınmaza da aile konutu şerhi konulabilir. Paylı mülkiyetli bir malda eşlerden biri, ortaklığın giderilmesi davası açtığında ise aile konut şerhinin koruyucu etkisini sürdürüp sürdürmeyeceği de tartışılmıştır. Bu tür durumlarda Yargıtay, aile konutu şerhi konulan taşınmazın artık ortak bir amaca özgülendiğini değerlendirmektedir. Bu kapsamda aile konut şerhinin terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesini talep etmek mümkün değildir. Dolayısıyla paylı mülkiyet konusu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunması halinde, ortaklığın giderilmesini talep etmek mümkün olamayacaktır.
Aile Konutu Şerhi İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
Aile konutu üzerine şerhi konulması için birtakım evraklara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda şerh koydurmak isteyen eşin başvuruda hazır etmesi gereken evraklar şunlardır:
- Güncel nüfus kayıt örneği,
- Aile konutunda eşlerin yaşamlarını birlikte sürdürdüklerini gösteren muhtarlık evrakı,
- Nüfus cüzdanı.
Şerhi koydurmak isteyen eş, bu evraklar ile Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müracaat etmelidir. Bu şekilde yapılacak başvuru neticesinde, koşulların oluştuğu tespit edilirse aynı gün aile konut şerhi konulmaktadır. Aile konut şerhi tapuya işlendiğinde, bu durum taşınmazın sahibi olarak görülen eşe bildirilmektedir.
Aile Konutu Şerhi İcra Satışına Engel Mi?
Medeni Kanunda aile konutuna dair korumaların sonucu olarak malik olan eş, diğer eşin rızasını almadığı sürece aile konutunu üçüncü kişilere satmaz veya devredemez. Malik olmayan eşin aile konutu üzerine koyduracağı aile konut şerhi de tapudan satış yapılmasını olanaksız hale getirecektir. Ancak aile konutu şerhi, malik iradesi ile gerçekleşen işlemler yönünden koruma sağlamaktadır. Diğer bir anlatımla malik eşin iradesi dışında gerçekleşen işlemler yönünden aile konutu şerhi koruyucu bir etki sağlamaz. Bu durumun sonucu olarak malik eşin iradesi dışında aile konutuna haciz konulması ve aile konutunun icra yoluyla satılabilir. Nitekim icra marifetiyle yapılan satış, malik olan eşin tasarrufu ile değil; cebri icra altında gerçekleşmektedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/28503 E. 2012/14414 K. 30.04.2012 T. “Türk Medeni Kanunu’nda aile konutuyla ilgili olarak kira sözleşmesinin feshi, konutun başkasına rızaen devri gibi konut üzerindeki hakları tamamen ya da kısmen kısıtlayıcı hukuki işlemlerin diğer eşin rızasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Aile konutunun haczi ve haciz sonucu satışı, bu madde kapsamına giren ve diğer eşin rızasına bağlı olan bir işlem değildir. Bu nedenlerle şikayetin reddine hükmedilmiştir. Usul ve kanuna uygun mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.” |
Aile Konutu Şerhi Satışa Engel Mi?
Malik olmayan eşin başvurusu sonrasında şartları var ise taşınmazın kaydına “aile konut şerhi” konulmaktadır. Bu durumda malik eş, tapuda artık hiçbir tasarruf işleminde bulunamayacaktır. Taşınmazın sahibi olan eşin, aile konut şerhi konulmadan taşınmazını elden çıkartması gibi durumlarda yapılan işlem tümüyle geçersizdir. Bu tür durumlarda tapuda yapılan tescil, yolsuzdur ve iptali istenilebilir. Nitekim aile konut şerhi konulmamış olsa da yapılan işlem, diğer eşin açık rızası alınmadan yapılmıştır. Üstelik aile konutu üzerinde eşin rızası alınmadan yapılan işlemlerde üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığına bakılmaz. Aile konutu üzerinde işlem yapan üçüncü kişi, olayları hiç bilmiyor olsa ve iyi niyetli olsa dahi yapılan işlemiler geçersizdir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20910 E., 2016/14532 K., 08.11.2016 T.
“Türk Medeni Kanunu madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir. Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde eşin “açık rızası” alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemin “geçersiz olduğunu” kabul etmek zorunludur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” |
Aile Konutu Şerhi Nasıl Kaldırılır?
Aile konutu şerhinin kalkması için, aile konutunun kurulmasına imkan veren durumların ortadan kalkması gerekir. Bu kapsamda eşler arasındaki evlilik birliğinin boşanma veya ölüm gibi nedenlerle sona ermesi durumunda aile konutuna dair korumalar da ortadan kalkar. Benzer şekilde aile konutunun değiştirilmesi halinde de aile konutuna dair korumaların sona erdiği kabul edilmektedir.
Aile konutuna dair korumaların sona ermesi durumunda aile konutu üzerindeki şerhin kaldırılması için ilgili tapu müdürlüğüne müracaat edilmesi gerekir. Tapu müdürlüğüne yapılacak müracaatta aile konutunun kaldırılmasına dayanak olan evrakların ibraz edilmesi gerekir. tapu müdürlüğüne sunulacak belgelerle aile konutu üzerindeki şerhin kaldırılması mümkündür. Ancak bazı durumlarda tapu müdürlüğünden aile konut şerhinin kaldırılması mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda aile konutunun şerhi kaldırılabilmesi için “aile konutu şerhi terkini davası” açılması gerekir. Bu davada, aile konutu şerhi konulan taşınmazdaki aile konutu niteliğinin sonlandığının ispat edilmesi gerekir.
Aile Konutu Şerhi Boşanma İle Kalkar mı?
Boşanma kararı ile aile konutu, eşlerin bir arada oturduğu konut olma özelliğini kaybeder. Bu nedenle eşlerden biri, tapu müdürlüğüne boşanma kararını ibraz ederek aile konutu üzerindeki şerhin kaldırılmasını talep edebilir. Bu durumda aile konutu üzerindeki şerh tapu müdürlüğü tarafından kaldırılacaktır.
Aile Konutu Şerhi Konulmadan Yapılan İşlemler Geçerli Midir?
Aile konutunun tapuda sahibi olan eş, tapuda aile konut şerhi konulduktan sonra hiçbir tasarruf işleminde bulunamaz. Ancak henüz aile konut şerhi konulmadan taşınmazın satılması veya devredilmesi gibi durumlarla da karşılaşılmaktadır. Bu durumlarda taşınmazın sahibi olan eşin, diğer eşin rızasını almadan yapacağı tasarruf işlemleri tümüyle geçersizdir. Bu devir, tapuda resmi şekle uygun olarak yapılmış olsa da yolsuz tescil niteliğindedir. Bu şekilde yapılan yolsuz tescilin iptali de her zaman mümkündür. Üstelik bu tür durumlarda taşınmazı devralan kişinin üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Yargıtay da aile konutu üzerinde işlem yapan üçüncü kişi, iyi niyetli olsa dahi yapılan işlemin geçersiz olduğuna karar vermiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1311 E., 2019/4071 K. 04.04.2019 T.
“Türk Medeni Kanunu madde 194. hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “Konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakla aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “Kurucu” değil “Açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “Emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.” |
Geçersiz İşlemlere Karşı Ne Yapılması Gerekir?
Aile konutu üzerinde yapılan tasarruf işlemlerinde rızası alınmayan eş, gerçekleştirilen işlemin iptali için dava açabilir. Bu kapsamda eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadan;
- Aile konutunu devrederse, üçüncü kişi adına tescil edilmiş tapu iptali ve tescil davası açabilir. Açılacak bu davada taşınmazın, eskiden malik olan eş adına tescili talep edilir. Rızası alınmayan eş, taşınmazın kendisi üzerine devrini isteyemez. Bu davada rızası alınmayan eşin, hem devri yapan eşini hem de taşınmazı devralan üçüncü kişiyi davalı olarak göstermesi gerekir. Bu davalarda görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Bu davalarda gayrimenkulün aynı (mülkiyeti) konusunda talepte bulunulmaktadır. Bu sebeple bu davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması zorunludur. Burada kesin yetkili kuralı uygulanmaktadır.
- Aile konutu üzerindeki hakları sınırlarsa, yapılan bu sınırlandırmanın iptali davası açılabilir. Bu kapsamda eşlerden biri, diğer eşin rızasını almadan aile konutu üzerine ipotek tesis ettirir ya da intifa hakkı kurdurursa, bu işlemlerin iptaline karar verilmesi mümkündür.
- Aile konutu ile ilgili lira sözleşmesini feshederse, kira sözleşmesinin feshinin geçersizliğine dair bir tespit davası açılabilir.
Aile konutuna dair korumalar bakımından açılacak davalar, zamanaşımı veya hak düşürücü süreye de tabi değildir. Evlilik birliği devam ettiği sürece dava açılması mümkündür. Ancak açılan bu davalar esnasında taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona ermesi durumunda, davaya konu taşınmaz aile konutu olmaktan artık çıkar. Bu tür durumlarda ise açılan davalar konusuz kalır ve davalarda “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2019/3661 E., 2019/7258 K, 17.6.2019 T.
“Dava; aile konutu şerhi konulması ve tapu iptali ve tescil davasına ilişkindir. Dava tarihinde dava konusu taşınmaz davalı eş adına kayıtlı değildir. Davacı da dava dilekçesinde taşınmaza aile konutu şerhi verilmesi için tapu müdürlüğüne gittiğini taşınmazın devir edildiğini öğrenmesi sebebi ile şerh koyduramadığını beyan etmiştir. Bu itibarla dava konusu taşınmaz dava tarihinde davalı eş üzerine kayıtlı olmadığından davacının aile konutu şerhi davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Ne var ki, toplanan delillerden tarafların kesinleşen kararla boşandıkları anlaşılmaktadır. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir. Bu husus gözetilerek konusuz kalan aile konutu şerhi davasında “Karar verilmesine yer olmadığına” dair karar vermek ve yargılama gideri ile vekalet ücretini dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulması gerekir.” |
Eşlerden Birinin Ölümü Halinde Aile Konutu Ne Olur?
Eşlerden birinin ölümü halinde, aile konutu bu özelliğini kaybeder. Ancak Medeni Kanun’da sağ kalan eşi korumak için bazı hukuki çareler düzenlenmiştir. Bu kapsamda eşlerden birinin ölümü halinde sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmek için mülkiyeti ölen eşe ait olan aile konutu üzerinde, kendisine intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir. Sağ kalan eş oturma hakkını seçerse aile konutunda sadece oturmak hakkına sahip olur. Ancak intifa hakkını seçerse aile konutunu kiraya da verebilir. Ayrıca aile konutu kavramına getirilen bu koruyucu hükümler, ailenin kullandığı ev eşyalarını da kapsamaktadır. Boşanma, ölüm veya herhangi bir sebeple ayrılık meydana geldiğinde, eşlerden biri katılma veya miras alacağına mahsuben ev eşyalarının mülkiyetinin kendisine verilmesini de isteyebilir.
Yorumlar