Terk nedeniyle boşanma hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Terk Nedeniyle Boşanma Nedir?
Terk nedeniyle boşanma, Medeni Kanun’un 164. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için eşlerden biri, yükümlülüklerini yerine getirmemek için diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi gerekir. Görüleceği üzere terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için iki ayrı durumdan birinin olması gerekir. Bu hallerden herhangi birisi varsa terk nedeniyle boşanma davası açılabilir.
Terk Nedeniyle Boşanma Davası Hangi Hallerde Açılır?
Terk nedeniyle boşanma davası, iki durumda açılabilir. Bunlardan ilki, eşlerden birinin “evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi”dir. Bu kapsamda eşlerden birinin, evinin geçimini sağlamamak, ev temizliğini yapmamak, cinsel birliktelikten kaçınmak, aynı evde yaşamamak ve benzeri sebeplerle diğerini bırakıp gitmesi durumunda terk nedeniyle boşanma davası açılması mümkündür. Yargıtay içtihatlarına göre eşlerden birinin diğerini evden kovması da evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi olarak kabul edilmektedir. Bu tür durumlarda eve alınmayan eş de terk nedeniyle boşanma davası açılabilir.
İkinci durum ise eşlerden birinin “haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi”dir. Bu kapsamda eşlerden birinin, aile ziyareti için ortak konuttan ayrılmasına rağmen aile konutuna dönmemesi durumunda terk nedeniyle boşanma davası açılabilir. Eşlerden birinin, iş seyahatine çıkması, hastalık sebebi ile bir hastanede uzun süreli tedavi görmesi, eşlerin ayrı yaşamak konusunda mutabakatı ya da askerlik gibi nedenlerle konuttan ayrılması durumunda terk nedeniyle boşanmaya karar verilemez. Ancak başlangıçta var olan bu haklı sebep sonradan ortadan kalkmış olmasına rağmen ortak konuta dönülmemesi durumunda terk nedeniyle boşanma davası açılması mümkündür. Buradan da anlaşılacağı üzere terk nedeniyle boşanma davalarında, ayrı yaşayan eşin hangi gerekçe ile ayrılığı sürdürdüğü önemlidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2019/5550 K. 2019/9240 T. 25.9.2019 |
---|
“Somut olayda da terk edilen, davacı-karşı davalı erkek değil davalı-karşı davacı kadındır. Çünkü davalı-karşı davacı kadın ortak konuttan davacı-karşı davalı erkek tarafından gönderilmiş akabinde de kadının ailesine davalı-karşı davacı kadını istemediği beyan edilmiştir. Davacı-karşı davalı erkeğin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Davacı-karşı davalı erkeğin terk sebebine dayalı boşanma davasının reddi gerekmektedir.” |
Hangi Durumda Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açılamaz?
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere terk nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için eşlerden birinin, “evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi” ya da “haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi” gerekir. Bu tür durumlarda terk sebebiyle boşanma davası açılabilir. Ancak evi terk eden eşin niyeti ve terk gerekçesi de terk nedeniyle boşanma davası bakımından büyük öneme sahiptir. Söz gelimi eşlerden biri, evlilik birliği içerisinde kişiliğine yönelik saldırılara maruz kalıyorsa veya huzuru ciddi biçimde tehlikeye düşmüşse ayrı yaşama hakkı vardır. Bu tür durumlarda terk sebebiyle boşanma davası açılması hukuken mümkün değildir.
Haklı gerekçenin varlığı durumunda terk nedeniyle boşanma davası açılamaz ise de bu haklı gerekçenin ispat edilmesi gerekir. Örneğin saldırılara maruz kaldığı için evden ayrılan eşin, ortak konuta dönmemekte haklılığını ispat etmesi gerekir. Dolayısıyla bu durumlarda ispat yükümlülüğü yer değiştirir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2017/5336 K: 2019/1353 K.T.: 19.02.2019 |
---|
“Her ne kadar tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları belirtilerek her iki boşanma davasının da kabulüne karar verilmiş ise de; davacı-karşı davalı erkeğin ailesinin kadına yönelik fiziksel şiddet ve kısıtlamalarının olduğu, bu halde eşinin ailesinden fiziksel şiddet gören kadına evi terk kusurunun yüklenemeyeceği, kaldı ki erkeğin evlilik sonrası eşini kendi ailesi yanına bırakarak yurt dışına gittiği, kadını müşterek konutta değil, erkeğin ailesinin yanında kaldığı, terke konu evin müşterek konut olmadığı, yine ilk derece ve bölge adliye mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen “Karşılaşmalarında ailece şiddete başvurulduğu” vakıasına konu ceza dosyası incelendiğinde birbirine şiddet uygulayanlar arasında davalı-karşı davacı kadının bulunmadığı, bu halde üçüncü kişilerin davranışlarının tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmakla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ailesinin eşine yönelik şiddet ve kısıtlamalarına sessiz kalan davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun, davalı-karşı davacı kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığının kabulü gerekir.” |
Terk Sebebiyle Boşanma Davasının Özelliği Nedir?
Terk sebebiyle boşanma davaları, özel boşanma sebepleri arasında kabul edilmektedir. Özel boşanma sebeplerinin ispatı mahiyeti itibariyle oldukça önemlidir. Zira özel boşanma sebebi ispat edildiğinde bu fiillerde bulunan eşin tam kusurlu olduğu kabul edilir. Bu kapsamda terk sebebiyle boşanma davası ispat edildiğinde terk eden eşin tam kusurlu olduğu kabul edilir. Tam kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası alamaz. Yine aynı şekilde tam kusurlu eş boşanmadan kaynaklı maddi tazminat ve manevi tazminat talebinde bulunamaz. Terk sebebiyle boşanma davası açan eşin, boşanmayı gerektirecek bir kusuru olsa bile, kusur değerlendirmesinde bu durum dikkate alınmaz.
Boşanma sebepleri, mutlak boşanma nedenleri ve nispi boşanma sebepleri olmak üzere ikiye de ayrılmaktadır. Mutlak boşanma sebeplerinin varlığı halinde, bu fiillerin evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ispatlamak gerekmez. Kanun, bu tür durumlarda evlilik birliğinin temelden sarsıldığını kendiliğinden kabul etmektedir. Terk sebebiyle boşanma davaları da mutlak boşanma sebepleri arasındadır. Bu kapsamda terk sebebiyle boşanma davasının ispat edilmesi durumunda, terk durumunun evliliği temelden sarsıp sarmadığı artık araştırmaz. Evliliğin temelden sarsıldığı farazi olarak kabul edilmektedir. Bu yönüyle ter sebebiyle boşanma davaları oldukça önemlidir.
Terk Sebebiyle Boşanmada Süreler Nasıl Hesaplanır?
Terk sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için belirli şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu kapsamda terk sebebiyle boşanmada;
- Öncelikle eşlerden birinin, diğerini terk etmesinden itibaren öncelikle 4 ay geçmesi gerekir.
- Dört ayın sona ermesinden hemen sonra, terk eden eşe terk ihtarı gönderilir.
- Terk ihtarının gönderilmesi ve terk eden eşe ulaşmasından itibaren, iki ay içerisinde terkin sona ermesi gerekir.
- Terk eden eş, iki ay içerisinde aile konutuna dönmezse artık terk sebebiyle boşanma davası açılması mümkündür.
Görüleceği üzere terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için öncelikle dört ay ve ardından iki ay olmak üzere toplamda en az altı ay beklenilmesi gerekir. Bu sürelerin uygulanmasında tatil günleri de dikkate alınmakta ve ay olarak hesaplama yapılmaktadır.
Diğer yandan terk sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için terk fiillerinin en az altı ay ve kesintisiz olarak devam etmesi gerekir. Terk eden eş, ihtarı aldıktan sonra aile konutuna dönerse artık terk sebebiyle boşanma davası açılamaz. Ancak terk eden eş, sürenin dolmasından çok kısa süre önce ortak konuta gelmiş ve kısa süre sonra yeniden konutu terk ederek hakkını kötüye kullanmışsa terk sebebiyle boşanma davası açılabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/1607 E., 2016/13333 K., 3.10.2016 T. |
---|
“Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, ayrılık en az dört ay sürmüş ve bu durumun devam ediyor olması gerekir. Bu sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz. Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının 19.10.2013 tarihinde müşterek haneden ayrıldığı, ihtarın ise 28.10.2013 tarihinde, kanunda öngörülen dört aylık süre dolmadan istenildiği anlaşılmaktadır. Oysa ihtarın geçerli olması için en az dört aylık sürenin geçmesi zorunludur. Olayda bu şarta uyulmadan ihtar istenmiştir. Bu bakımdan ihtar geçersiz olup, davalı-karşı davacı erkeğin terke dayalı boşanma davasının reddi gerekir.” |
Terk İhtarı Nasıl Gönderilir?
Terk sebebiyle boşanma davası açılması için kanunda belirtilen şekillere uygun olarak terk ihtarı gönderilmesi gerekir. Bu kapsamda terk ihtarı, noter marifetiyle veya mahkeme marifetiyle gönderilebilir. Terk ihtarı gönderilmesi talebinde bulunulduğunda, mahkeme veya noter, terk eden eşe ihtarın tebliği tarihinden itibaren iki ay içinde eve dönmesini ve dönülmediği takdirde diğer eşin boşanma davası açma hakkı kazanacağını detaylı olarak ihtar eder. Terk ihtarı gönderilmesi talebini alan mahkeme veya noter ise ihtar gönderilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığını konusunda araştırma yapamaz. Bu konudaki araştırmalar, terk sebebiyle boşanma davası açıldığında, davayı görecek mahkeme tarafından yapılabilir.
Hem mahkeme hem de noterde gönderilmesi mümkün olan terk ihtarı, bazı unsurların da bulunması gerekir. Bu kapsamda gönderilen ihtarda, dönülecek konutun anahtarlarının nerede olduğu, terk ettiği konuta dönmesi için masraflarını nasıl karşılayacağı açıkça bildirilip; gerekli yol masraflarının da karşılanması gerekir. Ayrıca Yargıtay, aile konutu olarak seçilmeyen bir konuta yapılan davetleri, güvenli olmayan ya da yeterli eşyası bulunmayan bir eve yapılan davetlerin samimi olmaması sebebiyle geçerli olmadığına karar vermiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2016/2056 K: 2017/7724 K.T.: 20.06.2017 |
---|
“Taraflar Yatağan’da birlikte otururken, davacı erkeğin … iline tayin olarak gittiği ve davacı erkeğin eşini, …’ta kiraladığı eve davet ettiği anlaşılmaktadır. Davalı kadın, tarafların birlikte seçtikleri veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen bağımsız bir eve davet edilmemiştir. O halde, davalı kadın ihtara uymamakta haklıdır. Davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” |
Terk İhtarı, Af niteliğinde Midir?
Eşlerden birinin, “evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi” veya “haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi” boşanmaya neden olan kusurlu bir davranış olarak kabul edilmektedir. Bu yönde kusurlu davranışlara maruz kalan eş, terk sebebiyle boşanma davası açmak için, terk ihtarı göndermek zorundadır. Terk ihtarı gönderen eşin, diğer eşe, “yaşanan bunca olaya rağmen evliliğimizi devam ettirelim” dediği kabul edilmektedir. Bu durumun sonucu olarak Yargıtay, terk ihtarı gönderen eşin, diğer eşin kusurlu bir davranışı varsa bu davranışlarını affedildiği veya hoş gördüğünü kabul etmektedir. Bu bağlamda terk ihtarının gönderilmesinden sonra evlilik birliği devam etmiş ise ihtarın gönderilmesinden önceki olaylara dayanılarak boşanma talep edilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2017/2761 K. 2017/8043 T. 22.6.2017 |
---|
“Davacı erkeğin terk nedeni ile açtığı boşanma davasına esas olan ihtarnameyi davalıya göndermekle önceki olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlaşıldığından, artık bu olaylara dayanarak kadına kusur yüklenemez.” |
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2015/21712 K. 2017/11 T. 9.1.2017 |
---|
“Davacı erkeğin, eşine terk ihtarı tebliğ ettirdiği anlaşılmaktadır. Bir eş, terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar istek tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olur. Affedilmiş veya hoşgörüyle karşılanmış olayların; boşanma sebebi olarak kabul edilemez. Davacı erkek eşinin ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiştir. İhtar istek tarihinden sonra davalı kadına yüklenebilecek başkaca yeni bir vakıanın varlığı da kanıtlanamadığına göre, boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekir.” |
Yorumlar