Velayet davası hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Velayet Davası Nedir?
Velayet, anne ve babanın, reşit olmayan veya kısıtlı olan çocuklarına dair konularda bakım gözetim yükümlülüğü ile temsil etme yetkilerini kullanabilecekleri aile hukuku kurumudur. Evlilik birliği içerisinde dünyaya gelen çocuklarda velayet, anne ve baba tarafından birlikte kullanılır. Bu durumlarda anne ve babanın, hem hakları hem de yükümlülükleri eşittir.
Evlilik birliğinin sona ermesi durumunda velayet, kural olarak eşlerden birine verilir. Velayet hakkının eşlerden birine verilmesi durumunda diğer taraf, velayet davası açarak velayetin kendisine verilmesini talep edebilir. Bu bağlamda velayet davası, velayet hakkı kendisine ait olmayan anne/babanın, velayet kendisine ait olan anne/babaya karşı açacağı dava türüdür. Velayet davası, niteliği itibariyle çocuğun menfaatini gözetmek amacıyla açılır. Bu sebeple velayet davası, çocuk 18 yaşına girinceye her zaman açılabilir.
Velayet Davası Açılmadan Önce Velayet Kime Aittir?
Boşanma davasının açılmasından önce; velayet hakkı, kural olarak, evlilik birliği içerisinde anne baba tarafından birlikte kullanılır. Taraflar boşanma sürecindeyken, hakim tarafından velayet konusunda geçici bir karar verilmediği takdirde; velayet hakkı, anne baba tarafından beraber kullanılır.
Bununla beraber, boşanma kararı kesinleştikten sonra hakim, velayet hakkının kim tarafından kullanılmasına karar verdiyse, velayet hakkı o tarafa aittir. Hakimin, boşanma davası sonucunda, çocuğun yararını gözeterek ortak velayete karar vermesi de mümkündür.
Medeni Kanun 336 – Ana ve baba evli ise
Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. |
Medeni Kanun 337- Ana ve baba evli değilse
“Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.” |
Velayet Davasında Geçici Velayet Kararı Verilir Mi?
Velayet kamu düzenindendir ve çocuğun yararını ilgilendirdiği kadar toplum düzenini de ilgilendirir. Bu sebeple hakim velayet konusunda kendiliğinden araştırma yapma ve karar verme yetkisine sahiptir. Velayet davası devam ederken, velayetin bir tarafa verilmesi için dava sonucunun kesinleşmesini beklemek yerinde olmayabilir.
Bu takdirde hakim, kendiliğinden veya talep halinde, dava sonucunda verilecek hüküm kesinleşene kadar, çocuğun üstün yararını gözeterek tedbiren bir velayet kararı verebilir. Hakimin velayet konusunda tedbiren verdiği kararı, durum ve şartlar gerektiriyorsa tekrar ele alma yetkisine de sahiptir. Tedbiren velayet konusunda önemli olan çocuğun menfaatidir.
Velayetin Değiştirilmesi Davası Hangi Durumlarda Açılır?
Velayet hakkı, çocuğun üstün yararını gözetmesi sebebiyle birçok sorumluluğu bünyesinde barındırır. Velayet hakkı kendisinde olan taraf, velayetten doğan sorumluluklarına uygun hareket etmelidir. Aksi takdirde velayet, kendisinde olmayan taraf, velayet davası açabilir. Bu kapsamda velayet sahibi olmayan anne veya baba, velayet kendisinde bulunan taraf hakkında velayet davası açabilir.
Açılacak velayet davasında velayete dair sorumluluklara uygun hareket edilmediğinin, velayetin kötüye kullanıldığının veya velayet hakkı sahibinin görevlerini savsakladığının ispat edilmesi gerekir. Bu hususların ispat edilmesi ve çocuğunun üstün menfaatinin de gerektirmesi durumunda mahkeme, velayetin değiştirilmesine karar verebilir.
Diğer yandan Medeni Kanunun 183. maddesinde, hakime velayet konusunda gerekli önlemleri alma hakkı da tanınmıştır. Medeni Kanunun 183. maddesindeki düzenlemeye göre, anne veya babanın başkası ile evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni bir olgunun ortaya çıkması ve bu olguların gerekli önemleri almak için zorunluluk oluşturması halinde hakim kendiliğinden önlem alır. Kanundaki bu düzenleme dışında velayet hakkı kendisinde olmayan anne veya baba da velayetin değiştirilmesini hakimden talep edebilir.
Medeni Kanunun 348. Maddesinde ise “velayetin kaldırılması” maddesi düzenlenmiştir. Velayetin kaldırılmasına karar verildiği durumlarda velayet hakkı, kendisine verilen anne veya babadan alınır. Üstelik velâyet, hem anneden hem de babadan kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. Bu yönüyle velayetin kaldırılması kararı verilebilmesi için öncelikle çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerin uygulanması ve sonuç alınamamış olması gerekir. Ancak alınacak önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılması durumunda da velayetin kaldırılmasına karar verilmesi mümkündür.
Velâyetin kaldırılmasına karar verir verileceği haller ise medeni kanunda sayılmıştır. Buna göre annenin ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi durumunda velayetin kaldırılmasına karar verilmesi mümkündür. Yine benzer şekilde annenin ve babanın, çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması durumunda da velayetin kaldırılmasına karar verilmesi mümkündür.
Velayet Davasında Çocuğun Dinlenmesi Nasıl Yapılır?
Velayet davasında, velayet hakkının kime tanınacağı hususu değerlendirilirken çocuğun üstün yararı dikkate alınır. Bununla beraber idrak yaşına gelmiş çocukların velayet hususuna ilişkin değerlendirmede, çocuğun kendi fikri belirleyicidir. Bu kapsamda velayet davasında çocuğun dinlenmesi mümkündür. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında 8 yaşından büyük çocukların idrak yaşında olduğu kabul edilmektedir. Bu sebeple velayet davasında 8 yaşından büyük çocukların mahkemede görüşü alınmaktadır.
Çocuğun kendisini ilgilendiren konularda dinlenilmesi ve görüşlerine de değer verilmesi büyük öneme sahiptir. Nitekim idrak çağında olan çocuğun dinlenilmeden ve herhangi bir uzman raporu da alınmadan velayete ilişkin verilen karar, Yargıtay tarafından eksik inceleme olarak değerlendirmekte ve bozulmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/9678 E., 2015/23954 K., 14.12.2015 T. “Velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuk … 11.09.2000 doğumlu olup, halen idrak çağındadırlar. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmenin 12., Çocuk Haklarının Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri; iç hukuk bakımından idrak çağında bulunan çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayet, çocukları ilgilendiren konuların en önemlilerindendir. Velayet düzenlemesi konusunda; mahkemece uzman incelemesi yaptırılmadığı gibi; karar tarihinde çocuk idrak çağında olduğu halde, görüşüne de başvurulmamıştır. Ortak çocuk idrak çağında olduğuna göre; mahkemece, sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayet tercihi konusunda çocuğun dinlenmesi; bu yeterli olmadığı takdirde 4787 sayılı Kanunun 5. maddesinde gösterilen uzman veya uzmanlardan velayet konusunda rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle velayetin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.” |
Çocuğun dinlenmesi, hakimin uygun bulması halinde mahkeme huzurunda yapılabileceği gibi bir pedagog vasıtası ile gerçekleştirilebilir ve sosyal inceleme raporu da hazırlanabilir. Velayete ilişkin fikri sorulan çocuğun, dinleme esnasında kendini rahat ve özgür biçimde ifade etmesi önemlidir. Dinlenmesi esnasında çocuğa, anne ve babası arasında yaşanan anlaşmazlıklardan ziyade; kendisinin kiminle kalmak istediği, eğitim, sağlık, güvenlik gibi konulara ilişkin nasıl bir hayat yaşadığına dair sorular sorulur.
Çocuğun Velayeti Kaç Yaşına Kadar Anneye Verilir?
Çocuğun yaşına göre ihtiyaçları ve üstün yararı farklılık arz etmektedir. Bu sebeple velayet hakkı, çocuğun yaşı ile doğrudan ilgilidir. Uygulamada özellikle küçük yaşta bulunan çocukların, anne ilgisi ve şefkatine ihtiyaç duyduğu kabul edilmekte ve velayeti anneye verilmektedir. Çocuğun yaşının küçük olmasının yanında, anne ile çocuğun yaşam koşullarına ilişkin araştırmalar yapılması ve tüm koşullar bir arada değerlendirilip velayet hususunda karar verilmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da 0-3 yaş arasında bulunan çocukların; ekonomik koşulların iyiliğinden ziyade, anne tarafından özenli bir bakıma, anne ilgisi ve şefkatine daha çok ihtiyaç duyduğu ve bu sebeple velayetinin anneye verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Yine Yargıtay vermiş olduğu bir kararda, çocuğun sadece yaşı küçük olması sebebiyle, anne ile çocuğun yaşam koşullarına ilişkin araştırmalar yapılmaksızın, velayetin anneye verilmesini hükmü bozma sebebi saymıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/14119 E., 2018/4356 K., 02.04.2018 T. “Mahkemece; 12.10.2011 doğumlu ortak çocuk Umutcan’ın velayeti, anne şefkatine muhtaç olduğu gerekçesi ile davalı anneye bırakılmıştır. Davacı babanın, davalı annenin yaşadığı ortam itibari ile velayeti almasının çocuğun yararına olmadığı ve yurda yerleştirilmesi gerektiği yönündeki beyanları, mahkemece aldırılan sosyal inceleme raporunda ise ortak çocuğun anne yanında kaldığı hanede yaşayan erkek kardeşinin saldırgan yapıda olduğu, eve sürekli kolluk ekiplerinin geldiği, annenin çocuğu ihmal ettiği, ilgilenmediği, anne yanında kalmasının riskli olabileceği, anne ve babanın ahlaklı ve sağlıklı birey yetiştirmeye uygun olmadığı, velayet bilincinde olmadıkları ve velayetin anneye verilmesinin riskli olabileceği şeklindeki tespitler de dikkate alınarak;
velayetin anneye verilmesinin çocuğun menfaatine olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir.” |
Velayet Davasında Sadakatsizliğin Etkisi Nedir?
Velayet davasında en önemli kriter, velayet altındaki çocuğun menfaatidir. Eşler arasındaki boşanma davasındaki kusur değerlendirmesinin ise velayet davasına tek başına etkisi bulunmamaktadır. Bu bağlamda eşlerden birinin zina fiillerinde bulunmuş olması, sadakatsizlik etmiş olması gibi durumlarda velayetin değiştirilmesi için dava açılması mümkün değildir. Ancak zina fiillerinde bulunan veya sadakate aykırı davranışlarda bulunan taraf, bu fiillerine çocuğu da sirayet ediyorsa bu durumda velayet davası açılması mümkündür.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/582 E. 2013/14018 K. 16.05.2013 T. “Mahkemece, tarafların ortak çocuğu 2001 doğumlu B…’in velayet hakkı, annenin yaşam tarzının çocuğu olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle davacı babaya verilmiştir. Yaşı itibariyle velayet konusunda görüş ve düşüncesini açıklama olgunluğuna eriştiği anlaşılan müşterek çocuk anne ile birlikte yaşamak istediğini beyan etmiştir. Annenin güven sarsıcı davranışlarının bulunması tek başına velayetin kendisine verilmesine engel teşkil etmez. Velayet düzenlemesinde asıl olan küçüğün üstün yararıdır. Bu nedenle müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi gerekir” |
Boşanmada Velayet Nasıl Belirlenir?
Velayet konusunda, anne babanın yararı ile çocuğun yararı çatışıyor olsa dahi öncelik verilmesi gereken yarar, çocuğun yararıdır. Bununla beraber kanun koyucu velayetin belirlenmesinde hakime geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Hakim; velayete ilişkin kendisine tanınan takdir yetkisi kapsamında çocuğun, eğitim, sağlık, güvenlik, ahlak, öz bakım, sosyal çevre, maddi-manevi gelişim gibi ihtiyaçlarının hangi ebeveyn yanında daha iyi karşılanabileceği hususunu değerlendirir.
İfade ettiğimiz değerlendirme yapılırken çocuğun yaşı, alıştığı ortam ve kendisinin kiminle kalmak istediği gibi hususlar önem arz eder. Hakim, tüm hal ve koşulları bir arada değerlendirerek velayetin kimde kalacağını takdir edecektir.
Medeni Kanun 182 – Hâkimin Takdir Yetkisi “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.” |
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, vermiş olduğu yakın tarihli bir kararında, çocuğun üstün yararının çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olması olduğunu ifade etmiştir. Bu kapsamda mahkemeler, velayet konusunda karar verirken, çocuk yetişkin biri olsaydı kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verilebileceğini dikkate alarak karar verecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2020/1471 E., 2020/2663 K., 08.06.2020 T. “Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde, velayet düzenlemesinde çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararının üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verilebilecekti ise çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir. Yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. |
Velayet Davası Yetkili Mahkeme Nasıl Belirlenir?
Velayet davasında yetkili mahkeme; genel yetki kuralları uyarınca, davalının yerleşim yeri ve çocuğun yerleşim yeridir. Burada davalı, velayet hakkını kullanan taraftır; çocuk değildir. Uygulamada velayet hakkını kullanan taraf ile çocuğun yerleşim yerinin aynı olması kuvvetle muhtemeldir, ancak durum her zaman böyle olmayabilir. Dolayısıyla yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, doğru belirlenmemiş ise yetki itirazında bulunulması gibi hususlar önem arz eder. Zira velayet davasında yetki, kesin yetki değildir. Bu sebeple yetkili olmayan bir mahkeme nezdinde açılan velayet davasında, yetki itirazında bulunulmazsa yetkisiz mahkeme, yetkili mahkeme haline gelir.
Velayet davasında görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Ancak aile mahkemesinin olmadığı yerlerde velayet davasının asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekir. Tüm davalarda görev, kamu düzeninden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple velayet davasının görevsiz mahkemede açılması halinde mahkeme, bu konuyu kendiliğinden inceleyecektir. Üstelik bu husus, davanın her aşamasında ele alınabilir. Bu tür durumlarda taraflardan birinin itirazda bulunmasına dahi ihtiyaç bulunmamaktadır.
Boşanmadan Çocuğu Göstermemenin Cezası Nedir?
Velayet kendisine verilmeyen tarafın, müşterek çocuk ile belirli zaman aralıklarında görüşmesi kişisel ilişki olarak isimlendirilmektedir. Kişisel ilişki, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen anne veya babanın duygularının tatmini bakımından büyük öneme sahiptir. Ancak kişisel ilişki aynı zamanda çocuğun da üstün menfaatinin bir gereğidir. Bu sebeple velayet kendisine verilen tarafın, kişisel ilişki sürelerine harfiyen uyması gerekir.
Kişisel ilişki hakkı olan taraf, icra müdürlüğüne başvuruda bulunmak suretiyle İcra İflas Kanunu’nun 25. maddesinde belirtildiği şekilde icra marifetiyle çocuğun teslimini isteyebilir. İcra İflas Kanunun 25. maddesine göre çocuğun velayet hakkı sahibi olan taraf, çocuğu karşı tarafa göstermez ise karşı tarafın talebi halinde çocuğu göstermeyen tarafa bir icra emri gönderilir. İcra emrine istinaden 7 gün içinde çocuğun karşı tarafa teslim edilmemesi halinde çocuk, icra marifetiyle zorla alınabilecektir.
İcra İflas Kanunu 25 ve 25/a – Çocuk Teslimi “Çocuk teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde çocuğun teslimini emreder. Borçlu bu emri tutmazsa çocuk nerede bulunursa bulunsun ilam hükmü zorla icra olunur. Çocuk teslim edildikten sonra diğer taraf haklı bir sebep olmaksızın çocuğu tekrar alırsa ayrıca hükme hacet kalmadan zorla elinden alınıp öbür tarafa teslim olunur. Çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilam hükmünün yerine getirilmesi talebi üzerine icra memuru, küçüğün ilam hükümleri dairesinde lehine hüküm verilen tarafla şahsi münasebette bulunmasına mani olunmamasını; aksi halde ilam hükmünun zorla yerine getirileceğini borçluya 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri ile tebliğ eder. Bu emirde ilam hükmüne aykırı hareketin 341 inci maddedeki cezayı müstelzim olduğu da yazılır. Borçlu bu emri tutmazsa ilam hükmü zorla yerine getirilir. Borçlu alacaklının şikayeti üzerine ayrıca 341 inci maddeye göre cezalandırılır.” |
İcra marifetiyle çocuğun teslimi, kişisel ilişki kurmak isteyen taraf için oldukça masraflı ve çocuk için de oldukça travma yaratan bir durumdur. Ancak kanunlarımızda çocuğun yasal teslimi için icra marifetiyle teslim esası getirilmiştir. Diğer yandan kişisel ilişki hakkında verilen mahkeme ilamına uymayan tarafın hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmektedir. İcra İflas Kanunu’nun 341. maddesi bu hususa ilişkin tazyik hapsini düzenlemiştir. Kişisel ilişkiye dair verilen kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, altı aya kadar tazyik hapsine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Buradaki tazyik hapsi kararı, nafaka yükümlülüğü ihlal sebebiyle tazyik hapsi şartlarından farklıdır.
İcra İflas Kanunu Madde 341. Çocuk Teslimi Emrine Muhalefetin Cezası “Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, altı aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın veya ara kararının gereği yerine getirilirse, kişi tahliye edilir.” |
Anlaşmalı Velayet Değişikliği Yapılabilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davalarında velayet konusunda tarafların anlaşması mümkündür. Bu durumlarda ayrıca velayet davası açılmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Hazırlanacak anlaşmalı boşanma protokolünde bu hususun yazılması gerekir. Hakim, çocuğun menfaati ile çelişecek bir durum gözlemlemediği takdirde taraflar, anlaşmalı boşanma davasında velayet konusunda istedikleri şekilde anlaşabilirler. Ancak velayet, eşlerden birine verildikten sonra anlaşmalı velayet değişikliği yapılması mümkün değildir. Taraflar anlaşmış olsa dahi velayet davası açmak zorunludur. Nitekim velayet, çocuğun üstün yararından doğmakla beraber; kamu düzenine ilişkindir.
Velayet davası açılarak yapılacak değişikliği, ancak belli halleri koşulların gerektirmesi halinde çocuğun menfaati doğrultusunda mahkeme kararı ile yapılır. Bu sebeple tarafların kendi aralarında ya da noter marifetiyle velayetin değiştirilmesi hukuken mümkün değildir. Velayet konusundaki değerlendirmeler sadece mahkeme tarafından yapılır. Velayet davası açıldığında da hakim, çocuğun yararını üstün tutarak gerekli araştırmalar neticesinde kendiliğinden velayete ilişkin kararı verir. Bu durumlarda hakim, tarafların talebi ile bağlı değildir.
Ölüm Halinde Velayet, Nasıl Kullanılır?
Velayet kendisine bırakılan anne veya babanın, velayet kararının kesinleşmesinden sonra ölümü halinde sağ kalan anne veya baba velayet hakkını doğrudan kazanamaz. Bu tür durumlarda sağ kalan ebeveynin velayet hakkını kullanabileceğine ilişkin mahkeme kararı alınması gerekir. Nitekim bu hallerde çocuğun menfaati gereği velayet, sağ kalan tarafa verilebileceği gibi vasi de tayin edilebilir.
Çocuklardan Biri Anneye Diğeri Babaya Verilebilir Mi?
Yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere velayet davasında en önemli kriter, çocuğun menfaatidir. Bir çocuğun menfaati bakımından ise kardeşi ile ayrılmaması birlikte büyümesi pedagojik olarak da çok büyük öneme sahiptir. Bu husus boşanma davalarında ve velayet davalarında da dikkate alınmaktadır. Aile mahkemeleri, açılan velayet davasında yüksek menfaatine ters düşmediği ölçüde “kardeşlerin ayrılmaması” prensibi ile hareket etmektedir. Bu kapsamda taraflar, anlaşmalı boşanma protokolünde çocuklardan birinin anneye diğerinin babaya verilmesi konusunda anlaşmış olsa dahi hakim, bu anlaşmayı uygun bulmayabilir.
Velayetin Değiştirilmesi Davası Nerede Açılır?
Velayetin değiştirilmesi davasının nerede açılacağı yetkili mahkemenin belirlenmesi konusudur. Velayetin değiştirilmesi davaları bakımından yetkili mahkeme, çocuğun velayeti kendisinde olan davalı anne veya babanın yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Diğer bir anlatımla velayet hakkına sahip olan ebeveynin ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkeme, yetkili mahkemedir. Velayetin değiştirilmesi davasının o yer mahkemesinde açılması gerekir.
Boşanma Davasında Velayet Kararı Verilmeden Karar Verilebilir Mi?
Medeni Kanun’a göre velayet; 18 yaşını doldurmamış çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Bu itibarla velayet, kamu düzenindendir. Tarafların velayet konusunda herhangi bir talebi olmasa dahi hakim, kendiliğinden velayet hususunu karara bağlar. Velayetin tek bir tarafa bırakılmasına karar verilebileceği gibi anne babanın velayet hakkını ortak olarak kullanmalarına karar verilebilir. Bunun mümkün olmaması halinde ise çocuğa bir yasal temsilci atanır. Ancak mutlaka boşanma kararı ile beraber velayet hususu da karara bağlanır.
Ölüm Halinde Velayetin Değiştirilmesi Davası Açılması Gerekir Mi?
Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Bu hususta karar verilmesi için dava açılması gerekir. Ancak velayet sahibi öldüğünde çocuk yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir. O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/10029 E., 2016/10849 K., 02.06.2016 T. “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi baba öldüğüne göre çocuk yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir . O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.” |
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi tarafından da izah edildiği üzere; boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Bu takdirde Medeni Kanun 183.madde hükmüne göre velayete ilişkin gerekli önlemlerin alınması için dava açılması gerekir.
Geçici Velayet Nasıl Alınır?
Boşanma davasının açılması ile birlikte artık eşlerin ayrı yaşama hakkı doğar. Bu takdirde müşterek çocukların kimin yanında kalacağı, bakım ve gözetimini kimin üstleneceği hususları gündeme gelir. Mahkeme hakimi, dava süresince çocukların mağdur olmaması için velayet hakkında tedbiren bir karar verir. Ancak bu karar dava sürecine özgü olarak geçici niteliktedir. Yargılama sonunda verilecek velayet kararı tedbiren verilen velayet kararından farklı olabilir.
Geçici velayetin alınabilmesi için hakimden bu hususta talepte bulunmak yerinde olacaktır. Bu takdirde “neden tedbiren velayete ilişkin bir karar verilmesi gerektiği” açıklanmalıdır. Hakim, geçici velayet hakkında karar verirken dikkat edeceği husus çocuğun yararıdır. Çocuğun yararını gözetirken çocuğun yaşı, ihtiyaçları, yaşam koşulları, uzman görüşü gibi hususlar dikkate alınır. Çocuğun velayetini geçici olarak almak isteyen taraf; çocuğun dava süresince onun bakım ve gözetiminde olmasının daha yararlı olduğunu göstermelidir.
Aldatan Babaya Velayet Verilir Mi?
Velayet hususu, çocuğun üstün menfaatini gösterir. Bu sebeple taraflar arasında yaşanan olaylardan ziyade çocuğun yararı hangi ebeveyn ile kalmasını gerektiriyor ise velayet o tarafa verilir. Velayeti almak isteyen babanın, anneyi aldatmış olması tek başına çocuğun babaya verilmemesi için yeterli bir sebep değildir. Babanın aldatma fiilinin çocuğun yararı ile örtüşmediğinin ortaya konması gerekir. Bununla beraber çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve yaşam koşullarına uygun olarak anne yanında kalmasının çocuğun yararına olacağı ispatlanmalıdır.
Yorumlar