Menü
Boşanma Davaları

Tanık Delili Hakkında Tüm Merak Edilenler

Tanık

Tanık delili hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.

Tanık Hangi Kanunda Düzenlenmiştir?

Hukuk sistemimizde iddia eden tarafın, iddiasını ispatlaması gerekir. İddiada bulunan tarafın, iddiasını ispatlarken başvuracağı ispat vasıtaları ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu kanunda düzenlenen ispat vasıtalarından biri de tanık delilidir. Tanık delili Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Tanık delili, davanın tarafı olmayan kişilerin, kendi duyu organları ile edindiği bilgileri mahkemeye aktarmasıdır. Şahit, sadece kendi gözleri ile gördüklerini ve bizzat şahit olduklarını mahkemeye aktarır. Bu anlamda tanık delili bir vakıanın varlığının ispatı bakımından büyük öneme sahiptir.

Tanık Delili, Kesin Delil Midir?

Hukuk davalarında ispat vasıtaları, kesin deliller ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kesin deliller, hakimi bağlayan ve vakıanın kesin olarak ispat edilmesine yarayan delillerdir. Davada kesin bir delil bulunması halinde hakim, kesin delil doğrultusunda hüküm vermekle mükelleftir. Kesin delil sunulduğunda hakimin takdir hakkını kullanması mümkün değildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen kesin deliller; kesin hüküm, senet, yemin ve ikrardır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda takdiri delillere de yer verilmiştir. Takdiri deliller, nitelik itibariyle hakimi bağlamaz. Bir diğer anlatımla hakim takdiri delil doğrultusunda hüküm kurmak zorunda değildir. Hakim, takdiri delilleri serbestçe değerlendirir ve takdir yetkisini kullanarak vicdani kanaatine göre karar verir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre şahit, bilirkişi, keşif, uzman görüşü takdiri deliller arasındadır.

Tanık

Tanık Deliline Nasıl Dayanılır?

Taraflar, dilekçelerinde bildirdikleri vakıaları ispat etmek için hangi delilleri kullanacaklarını mahkemeye bildirmek zorundadır. Bu kapsamda bir vakıanın ispatı bakımından şahit dinletmek isteyen davacının sunacağı dava dilekçesinde; davalının ise sunacağı cevap dilekçesinde şahit deliline dayandığını açıkça bildirmesi gerekir. Dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde şahit delilinden yararlanmak istediğini açıkça bildirmeyen tarafın, şahit dinletmesi mümkün değildir. Diğer yandan davalı tarafın, cevap dilekçesini yasal süresi içinde sunmuş olması da büyük önem arz etmektedir. Zira davalı taraf, cevap dilekçesini yasal süresi içinde mahkemeye sunmadığı takdirde delil bildiremeyeceği gibi şahit de dinletemez.

Tarafların, mahkemeye sunacakları dilekçelerde usulüne uygun olarak şahit deliline dayanmaları halinde mahkeme, ön inceleme duruşmasında taraflara şahit listesi sunmaları konusunda süre verilir. Bu süre içerisinde tarafların, dinlenilmesi istenen tanığın adını, soyadını, T.C. Kimlik numarasını ve adreslerini içeren listesini mahkemeye sunar. Mahkemeye sunulacak şahit listesinde şahitlerin adresleri gösterilmemiş veya gösterilen adreste şahit bulunamamışsa, yeni adres bildirilmesi için kesin süre verilir. Mahkeme tarafından verilen kesin süre içerisinde adres gösterilmezse veya gösterilen yeni adres doğru değilse, bildirilen tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilebilir.

Ayrıca tanıklarını bildirecek olan tarafın, tanığı hangi konuda dinletmek istediğini mahkemeye bildirmesi ve tanığa tebligat yapılabilmesi için gerekli masrafları da mahkemeye yatırması da elzemdir. Bu hususlarda eksikliklerin ortaya çıkması durumunda mahkeme, öncelikle eksik şekilde bilgi veren tarafa ihtarlarda bulunur ve şartları oluşursa tanığın dinlenilmemesine karar verebilir.

Diğer yandan şahit listesi sadece bir defaya mahsus olarak verilir. Taraflar, şahit deliline dayanmış olsalar da aynı davada ikinci şahit listesi sunamazlar. Taraflardan biri ikinci şahit listesi sunmuş olsa dahi sunulan bu ikinci liste geçersiz olacak ve mahkeme tarafından da dikkate alınmayacaktır. 

Tanık, Duruşmaya Nasıl Çağırılır?

Eşlerden biri tarafından açılan boşanma davasında tanık deliline dayanılması halinde, mahkeme, şahit olarak bildirilen kişiye davetiye gönderip duruşmaya çağırır. Mahkeme tarafından gönderilecek çağrı kağıdında; tanığın adı, soyadı ve açık adresi, tarafların ad ve soyadları, şahitlik yapacağı konu, hazır bulunması gereken yer, gün ve saat açıkça belirtilir. Ayrıca gönderilecek çağrı kağıdında şahide gelmemesinin veya gelmesine rağmen şahitlikten ya da yemin etmekten çekinmesinin hukuki ve cezai sonuçları ihtar edilerek Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarife gereğince kendisine ücret ödeneceği de ihtar edilir.

Tanıklık Yapmak Zorunlu Mudur?

Tanıklık, niteliği gereği bir kamu görevidir. Bu sebeple belirli istisna haller dışında, şahitlik yapmak zorunludur. Usulüne uygun olarak mahkemeye davet edildiği halde, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmeyen şahit hakkında, zorla getirme kararı verilir. Bu kimse hakkında gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Hakkında zorla getirilme kararı verilen şahit, bir sonraki tarihli duruşmada polis vasıtası ile hazır edilir. Bununla beraber Kanun, belirli kimselere şahitlikten çekinme hakkı tanımıştır.

Kimler, Kişisel Nedenlerle Tanıklıktan Çekinme Hakkına Sahiptir?

Aşağıdaki kişiler, kişisel nedenlerinden ötürü şahitlikten çekinebilirler:

  • İki taraftan birinin nişanlısı olanlar,
  • Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi olanlar, (tarafların eski eşleri)
  • Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunda olanlar (tarafların anne, baba, dede, nine, çocuk ve torunları)
  • Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar,
  • Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımlığı bulunanlar, (amca, hala, teyze, dayı, yeğen, kayınbaba, kayınvalide, görümce, kayınbirader, baldız; eşinin kardeşlerinin çocukları, eşinin amcası, halası, teyzesi ve dayısı)
  • Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuklar.

Kimler, Sır Saklama Yükümlülüğü Nedeniyle Boşanma Davalarında Tanıklıktan Çekinme Hakkına Sahiptir?

Sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında şahitliğine başvurulacak kimseler, şahitlikten çekinebilirler. Avukatların da kanundan doğan “sır saklama yükümlülüğü” bulunmaktadır. Bu kapsamda avukatların da şahitlikten çekinme hakları vardır. Bu kapsamda eşlerden birinin, boşanmaya neden olan olayları anlattığı ancak avukatlık hizmeti almadığı kişi davada şahit olarak bildirilmişse sır saklama yükümlülüğü doğrultusunda şahitlikten çekinme hakkına sahiptir. Yine benzer şekilde eşlerin görüştüğü psikologlar ve aile terapistlerin de sır saklama yükümlülüğü olduğu kabul edilmektedir. Bu kişiler de şahit olarak bildirildiğinde sır saklama yükümlülükleri olması sebebiyle şahitlikten çekinme haklarını kullanabilirler.

Sır saklama yükümlülüğü sebebiyle şahitlikten çekinme hakkının istisnası ise sır sahibinin, sırrının açıklanmasına izin vermesidir. Bu kapsamda sırrını saklamakla yükümlü olduğu kişi izin verdiği takdirde bu kişilerin şahitlik yapmaktan çekinebilmeleri mümkün değildir.

Boşanma kararının kesinleşmesi

Kimler, menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle şahitlikten çekinebilir?

Hiç kimse, kendisine veya yakınlarına zarar verecek beyanlarda bulunmaya zorlanamaz. Şahitlik yapması istenen kişinin açıklamaları, kendisine veya yakınlarına zarar verecek nitelikte olabilmektedir. Buradaki zarar, maddi zararı olabileceği gibi aynı zamanda kişinin şahitlik yapması halinde kendisinin veya yakınlarının şeref ve haysiyeti zedelenecek ya da o kişi hakkında ceza soruşturması yapılmasına sebebiyet verebilecek durumlar da olabilir. Bu gibi hallerde şahitlikten çekinme hakkını kullanmak mümkündür. Bu kapsamda şahit olarak bildirilen kişi;

  • Tanığın beyanı kendisine veya akrabalarından birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse,
  • Tanığın beyanı kendisinin veya akrabalarından birinin şeref veya itibarını ihlal edecek ya da ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına sebep olacaksa,
  • Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet verecekse

Şahitlikten çekinme hakkına sahiptir.

Tanıklıktan Çekinme Hakkının İstisnaları Nelerdir?

Kişisel nedenlerle çekinme hakkına sahip olanlar, sır saklama yükümlülüğü nedeniyle çekinme hakkına sahip olanlar ve beyanda bulunduğu takdirde kendisine veya bir yakınına doğrudan maddi zarar gelecek olanlar şahitlikten çekinme hakkına sahiptir. Ancak şahitlikten çekinme hakkının, haklı bir sebebe dayanması gerekir. Haklı sebebin varlığını davayı gören mahkeme hakimi tarafından kendiliğinden takdir edilir ve bu doğrultuda tanığın dinlenmesine veya dinlenmemesine karar verilir.

Yargıtay 2.H.D. , 2014/16432 E., 2014/24078 K. , K., 27.11.2014 T.
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 248. maddesi gereğince tanık tarafların müşterek çocuğu olduğundan kişisel nedenlerle tanıklıktan çekilme hakkı bulunmaktadır. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 252/3. maddesi gereğince mahkeme, duruşmada bulunan taraflar dinlendikten sonra, tanıklıktan çekilmenin haklı olup olmadığına karar verir. Tanıklıktan çekilme hakkının istisnalarına düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanununun 251/1-c maddesine göre “Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında” tanıklıktan çekinilmez. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye aykırı olarak davalı tanığı … dinlenmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Şahitlikten Çekinme Hakkı Nasıl Kullanılır?

Şahitlikten çekinme hakkına sahip bulunan bir kişi, dinlenecek olduğu duruşmaya giderek bu hakkını kullanmak istediğini beyan edebilir. Bununla beraber şahit olarak bildirilen kişi, tanıklıktan çekilme hakkını duruşma öncesinde mahkemeye yazılı olarak da bildirebilir. Bu durumda tanıklıktan çekinme talebi, haklı bir nedene de dayanıyorsa şahidin, duruşmaya gitmesine gerek kalmaz ve mazeretsiz olarak gelmemeye ilişkin hükümler (zorla getirme, disiplin para cezası) uygulanmaz.

Zorunlu Hallerde Şahitlik Yapmaktan Kaçınmanın Sonuçları Nelerdir?

Şahit, kanuni bir sebep göstermeden çekinirse veya yemin etmezse veya göstermiş olduğu sebep mahkeme tarafından kabul edilmemesine rağmen şahitlik yapmaktan çekinirse disiplin para cezası ile cezalandırılır. Bu ceza beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar olabilir. Ayrıca bu tür durumlarda şahidin, ortaya çıkan giderleri de ödemesine hükmedilir. Ancak şahit, sadece bu para cezalarını ödeyerek de sorumluluktan kurtulamaz. Nitekim tanığın yeniden dinlenilmesi için yargılama başka güne bırakılır. İleri tarihe bırakılan duruşma gününde kendisine sorulan sorulara cevap vermezse veya yemin etmemekte direnirse o mahkemece disiplin hapsine mahkûm edilir. Bu disiplin hapsi iki haftayı geçmeyecek şekilde takdir edilir.

Tanık Duruşmada Nasıl Dinlenilir?

Usulüne uygun olarak mahkemeye çağırılan şahitler, duruşma için belirlenen gün ve saatte duruşma salonuna alınır. Şahitler, hâkim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar, birbirlerinin ifadelerinden etkilenmemeleri adına salonda bulunamazlar. Şahit huzura alındığında öncelikle kimlik tespiti yapılır. Bu anlamda şahide öncelikle adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, şahitliğine duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur. Bu sorularla kimlik tespiti yapıldıktan sonra mahkeme hakim, tanığa;

  • Gerçeği söylemesinin önemini,
  • Gerçeği söylememesi hâlinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılabileceğini,
  • Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin ettireceğini,
  • Duruşmada mahkeme hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceğini ve gerekirse diğer tanıklarla yüzleştirilebileceğini

anlatılır. Bu anlatımlardan sonra tanığa, şahitlik yapacağı olaylarla ilgili olarak bilgi verilir ve bu olayla ilgili bildiklerini söylemesi istenir. Sonrasında ise şahit, yemine davet edilir. Yemin esnasında Mahkeme hâkimi, tanığa “Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz cevapların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?” diye sorar. Tanık da cevap olarak “Sorulacak sorulara, hiçbir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” dediğinde yemin gerçekleşmiş sayılır. Mahkeme hakimin yaptıracağı bu yemin esnasında hakim de dahil olmak üzere duruşma salonunda bulunan herkes ayağa kalkar.

Şahit, bildiğini sözlü olarak açıklar ve sözü kesilmeden dinlenir. Dinlenilme sırasında yazılı notlar kullanamaz. Ancak tarihleri ve rakamları tespit etmek veya bazı hususları açıklamak ya da hatırlayabilmek için yazılarına bakmak zorunda olduğunu hâkime söylerse, hâkim yazılarına bakmasına karar verebilir. Tanığın sözleri tutanağa yazılarak önünde okunur ve tutanağın altı kendisine imza ettirilir.

Duruşmada Tanığa Soru Sorulabilir Mi?

Hâkim, şahit sözünü bitirdikten sonra, ifade ettiği hususların açıklanması veya tamamlanması amacıyla şahide başka sorular da sorabilir. Duruşmaya katılan taraf vekilleri de şahide duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Taraflar ise hâkim aracılığıyla tanığa soru sorabilirler. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde, sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine hâkim karar verir.

Duruşmaya Gelemeyecek Halde Olan Şahit Nasıl Dinlenebilir?

Şahit, kural olarak mahkemede dinlenir. Ancak mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse, tanığın olayın gerçekleştiği yerde şahidin dinlenilmesine karar verebilir. Mahkeme, hasta veya engelli olmasından dolayı gelemeyen tanığı bulunduğu yerde dinler. Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanığın, bulunduğu yer mahkemesi tarafından dinlenmesine karar verilebilir.

Mahkemede dinlenmesi istenen şahit, şehir dışında ikamet ediyor ise istinabe yolu ile dinlenmesi mümkündür. İstinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilen tanığın, nerede, hangi gün ve saatte dinleneceği hususu, talepleri hâlinde taraflara tebliğ edilir. Bu durumda, tanığın, hangi hususlardan dolayı dinleneceğini hâkim belirler.

Yalan Tanıklık Yapmak Suç Mudur?

Mahkeme huzurunda yemin etmesine ve sonuçları kendisine hatırlatılmış olmasına rağmen yalan tanıklık yapan kişi, Türk Ceza Kanunu’na göre suç işlemiş olur. Nitekim Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesinde “Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” denilmektedir.

Tanık2

Boşanma Davasında Tanık Delilinin Önemi Nedir?

Şahit, boşanma davaları açısından oldukça önemli bir ispat aracıdır. Zira boşanma davasında vakıalar, genellikle tarafların kendi aralarında geçen olaylardır. Bu nedenle tarafların iddiaları da bu olaylara ilişkindir. Geçmişte yaşanmış bir olayı ispatlamak bakımından, o olaya şahit olan bir kimsenin bilgiye ve görgüye dayalı anlatımları büyük önem arz etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da aksi yönde ciddi ve inandırıcı delil olmadığı sürece şahitlerin gerçeği söylediğini kabul etmek gerektiğini, arada akrabalık veya başkaca yakınlığın olmasının şahit beyanının değerini düşüremeyeceğini değerlendirmiştir.

Boşanma Davasında Müşterek Çocuğun Tanıklığı Mümkün Mü?

Evlilik birliği içerisinde yaşanan geçimsizlikler ile ilgili tarafların reşit olmayan müşterek çocuklarının, şahit olduğu olaylar yaşanabilir. Bu sebeple eşler, boşanma davasında bir vakıanın varlığını ispat etmek için reşit olmayan çocukları tanık olarak bildirebilir. Bu tür durumlarda çocuk bakımından tanıklıktan çekinme hakkı kullanılabilir. Ayrıca bu durumda çocuğun tanıklık yapabilecek durumda olup olmadığı ile bu tanıklığın menfaatine uygun düşüp düşmediği mahkeme hakimi tarafından değerlendirilmelidir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/11510 E., 2015/20071 K., 02.11.2015 K.T.

“Davalı-davacı 08.01.2013 tarihli delil listesinde müşterek çocukların da aralarında bulunduğu yedi tanık bildirmiştir. Müşterek çocuklardan …. ise 1999 doğumludur. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 248. maddesinde altsoy veya üstsoy kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme halleri arasında düzenlenmiştir. Mahkemece, 01.10.2013 tarihli oturumda bir neden gösterilmeden , davalı-davacı tanıklarından olan müşterek çocukların tanık olarak dinlenilmemelerine karar verilmiştir. Davalı-davacı erkek bu tanıklarının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmemiştir. Yakın akrabalık tanıklığa engel bir durum olmadığı gibi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi koşullarının da oluşmadığına göre, adı geçen tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243. ve devamı maddeleri gereğince dinlenmeleri için gerekli usul işlemlerinin yürütülmesi, dinlendiklerinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; hukuki dinlenilme hakkına (HMK. md. 27) aykırılık oluşturacak şekilde, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Görüleceği üzere boşanma davasında müşterek çocuğun şahitliği de mümkündür. Bu anlamda boşanma davasında müşterek çocuğun tanıklığı Yargıtay Kararı ile de olağan karşılanmıştır. Ancak müşterek çocuk tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir.

Yazar Hakkında

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık hizmeti vermektedir. Uzmanlık alanı, aile hukukundan kaynaklanan davalardır. Boşanma avukatı olarak Milliyet/Pembenar ekinde köşe yazarlığı yapmaktadır.

Yorumlar

    Yorum Bırak