Menü
Mal Paylaşımı Davaları

Evlilik Sözleşmesi

Evlilik Sözleşmesi

Evlilik sözleşmesi hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden bizlere iletebilirsiniz.

Mal Rejimi Nedir?

Mal rejimi, eşlerin sahip oldukları malların yönetilmesi, tasarrufu ve tasfiyesini düzenleyen bir aile hukuku kurumudur. Mal rejimleri, Medeni Kanun’un “Aile Hukuku” bölümünde özel olarak düzenlenmiştir. Eşlerin, tabi oldukları mal rejimi, sahip olduğu malların nasıl yönetileceğini, tasarruflarının ne şekilde yapılacağını ve bu mallardaki paylaşımın nasıl gerçekleştirileceğini belirler. Bu derece önemli olan mal rejimleri, özel şekil ve ehliyet koşullarına tabidir.

Eşler, Evlilik Sözleşmesiyle Hangi Mal Rejimlerini Seçilebilirler?

Medeni Kanun’da sınırlı sayı ilkesi çerçevesinde belirlenmiş 4 ayrı mal rejimi bulunmaktadır. Bu kapsamda eşler, edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi veya mal ortaklığı rejiminden herhangi birine tabi olabilir. Eşlerin mal rejimine tabi olmadan bir evlilik sürdürmeleri ya da tümüyle kendi aralarında yeni bir mal rejimi oluşturabilmeleri hukuken mümkün değildir.

Yasal mal rejimi başlığını taşıyan MK 202 gereğince eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Bu sebeple edinilmiş mallara katılma rejimi “yasal mal rejimi” olarak isimlendirilmektedir. Ancak eşler, evlilik sözleşmesi olarak bilinen, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen seçimlik mal rejimlerinden birini de seçebilirler. Bu kapsamda eşler, evlilik sözleşmesi ile mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi veya mal ortaklığı rejimlerinden birini kabul edebilirler. Uygulamada çoğunlukla eşler, evlilik sözleşmesi ile mal ayrılığı rejimini seçmektedirler.

Evlilik sözleşmesi

Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

Mal rejimi sözleşmesi olarak isimlendirilmesi gereken “evlilik sözleşmesi”, evlilik birliğinin kurulmasından önce veya sonra yapılabilir. Bu kapsamda edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmak istemeyen veya seçtikleri mal rejimini değiştirmek isteyen eşlerin, evlilik birliğinin kurulmasından önce veya sonra evlilik sözleşmesi yapabilmesi mümkündür.

Mal rejimi sözleşmesinin şeklini düzenleyen MK 205 gereğince evlilik sözleşmesinin noterde yapılması gerekir. Noterde yapılacak evlilik sözleşmesi, taraflarca hazırlanan sözleşmenin onaylanması veya beyan edecekleri şartlar çerçevesinde düzenleme şeklinde yapılabilir. Eşlerin, kendi aralarında yapacağı adi şekil şartına tabi evlilik sözleşmesi hukuken geçersizdir. Taraflar, evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak evlendirme memuruna bildirerek de mal rejimi seçimi yapabilirler.

Mal rejimi sözleşmesi yapma ehliyetinin düzenlendiği MK 204 gereğince evlilik sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Bu sebeple ayırt etme gücünü kaybetmiş eş, evlilik sözleşmesi yapamaz. Sınırlı ehliyetsiz olarak kabul edilen küçükler ile kısıtlılar ise evlilik sözleşmesi yaparken yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar. Ancak evlilik sözleşmesi yapma hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olması sebebiyle yasal temsilci, küçük veya kısıtlının yerine geçip tek başına evlilik sözleşmesi yapamaz. Kısıtlılar ise vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesinin iznini almak zorundadır. Aksi durumda evlilik sözleşmesi yapamazlar.

Geçmişe Etkili Evlilik Sözleşmesi Yapılabilir Mi? 

Mal rejimi sözleşmelerinin geçmişe etkili yapılıp yapılamayacağı sıklıkla sorulan konulardan biridir. Bu soruya cevap verebilmek için evlilik birliğinin hangi tarihte kurulduğuna bakmak gerekir. Bu bağlamda ikili ayrım yapılarak açıklamada bulunmak gerekir;

a. Evlilik, 01.01.2002 tarihinden önce kurulmuşsa evlilik sözleşmesi:

Mal rejimi bakımından 01.01.2002 tarihi büyük öneme sahiptir. Nitekim, bu tarihte Medeni Kanunumuzda eşlerin kural olarak tabi olacakları mal rejimi konusunda değişiklik yapılmıştır. Kanundaki bu değişiklik öncesinde eşler, aksine bir anlaşma yapmadıkları sürece “mal ayrılığı” rejimine tabidir. Ancak 01.01.2002 tarihinde yapılan değişiklik sonrasında eşlerin, aksine bir anlaşma yapmadıkları sürece “edinilmiş mallara katılma” rejimine tabi olacakları kabul edilmiştir. Bu kapsamda 01.01.2002 tarihinden önce kurulan evliliklerde, eşler arasında bu tarihe kadar mal ayrılığı rejimi geçerli olmaya devam edecektir.

Bu durum eşler arasında daha öncesinde başkaca bir mal rejimi seçilmediği durumlarda da geçerlidir. Söz gelimi eşler, 01.01.2002 tarihinden önce başka bir mal rejimi seçmişlerse, bu mal rejimi de 01.01.2002 tarihine kadar geçerliliğini koruyacaktır. Aksi durumda eşler, 01.01.2002 tarihi itibariyle edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır.

Medeni Kanun’da, böylesine köklü bir değişikliğe gidilirken eşlere de mal rejimine dair düzenleme yapabilmeleri için bazı imkanlar tanınmıştır. Ancak taraflar, hangi mal rejimine tabi olacaklarını belirlemek konusunda serbest olmasına rağmen istedikleri mal rejimini, sadece kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler. Bu kapsamda evlilik birliği 01.01.2002 tarihinden önce kurulan eşler, evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejimine geçilmesi konusunda anlaşabilirler.

Ancak bu anlaşmanın 01.01.2002 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde yapılması gerekir. Böyle bir durumda edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliğinin başından itibaren geçerli olacaktır. Kanunda tanınan bu ayrıcalık, sadece edinilmiş mallara katılma rejimi için kabul edilmiştir. Bu bağlamda eşlerin, bir yıl içinde edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki seçimlik mal rejimlerini evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçmeleri mümkün değildir. Eşler böyle bir seçim yapmış olsalar dahi bu yöndeki seçim, kanunun tanıdığı imkanların dışında kabul edilmektedir. Yargıtay, bu seçimin yok hükmünde olduğunu kabul etmektedir.

b. Evlilik, 01.01.2002 tarihinden sonra kurulmuşsa evlilik sözleşmesi:

Evlilik birliğinin 01.01.2002 tarihinden sonra kurulması halinde eşler, kural olarak edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Ancak eşlerin, aksine bir seçim yapmaları da mümkündür. Eşlerin yapacakları seçimler Medeni Kanun’da düzenlenen (4) adet mal rejiminden birini seçme imkanları ile sınırlıdır. Evlilik birliğinin 01.01.2002 tarihinden sonra kurulması durumunda eşlerin, geçmişe etkili olarak mal rejimi sözleşmesi yapabilmeleri hukuken mümkün değildir.

Eşler nasıl anlaşmış olurlarsa olsunlar, yapacakları sözleşmeler daima ileriye etkili olacaktır. Bu durum, aile hukukuna dair konuların kamu düzenini ilgilendirmesinden ve taraflara tam olarak sözleşme serbestliği imkanı tanınmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda mal rejimi konusunda eşlerin tam bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır. Eşlerin, sadece belirli şartlar dahilinde seçim yapabilmeleri mümkündür.

Evlilik sözleşmesi

Mal Rejimi Sözleşmesi (Evlilik Sözleşmesi) Ne Zaman Sona Erer? 

Evlilik sözleşmesi, bazı durumlarda kendiliğinden bazı durumlarda mahkeme kararı ile sona ermektedir. Bu kapsamda eşlerden birinin ölümü veya eşlerin başka bir mal rejimini seçmeleri durumunda, tabi oldukları mal rejimi KENDİLİĞİNDEN SONA ERER. Ancak eşler arasında boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığı rejimine geçilmesine karar verilmesi durumunda, tabi oldukları mal rejimi MAHKEME KARARIYLA SONA ERER.

Mal rejiminin mahkeme kararıyla sona ermesi durumunda, evlilik sözleşmesi dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sona erer. Burada önemli olan, karar tarihi değil; dava tarihidir. Söz gelimi boşanma davalarında eşler arasındaki mal rejimi, boşanma kararının kesinleştiği tarihte değil; boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer.

Mal Rejimine İlişkin Talepler Bakımından Zamanaşımı Ne Kadardır?

Medeni Kanunda, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir. Bu konuda ortaya atılan farklı hukuki yorumlar sonrasında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan son değerlendirme ile, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda zamanaşımı süresinin, mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren 10 yıl olarak uygulanacağını belirtmiştir. 

Bu kapsamda mal rejiminin, ölümle sona ermesi halinde ölüm tarihinden; boşanma veya evliliğin iptaline karar verilmesi halinde ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içerisinde talep edilmesi gerekir. Aksi durumda mal rejimine ilişkin talepler ve davalar zamanaşımına uğrayacaktır.

Veraset İlamı

Mal Rejiminin Tasfiyesinde Üçüncü Kişinin Alacakları, Hangi Durumlarda Korunur?

Eşlerden birinin, kendi borçlularından mal kaçırmak amacıyla, kendi adına kayıtlı malları eşine devretmesi ihtimal dahilindedir. Bu tür durumlarda Medeni Kanunun 213. maddesinde, alacaklıyı koruyucu özel bir hükme yer vermiştir. Bu hükme göre “Mal rejiminin kurulması, değiştirilmesi veya önceki rejimin tasfiyesi, eşlerden birinin veya ortaklığın alacaklılarının, üzerinden haklarını alabilecekleri malları sorumluluk dışında bırakamaz”.

Kanunda açıkça belirtilen bu yasağa rağmen eşler arasında yapılan işlemlerle, alacaklıların alacağına kavuşması engellenmişse, kendisine böyle mallar geçmiş olan eş, borçlardan kişisel olarak sorumludur. Devralan eş, kişisel sorumluluktan kendisini kurtarabilmek için söz konusu malların borcu ödemeye yetmediğini ispat etmelidir. Bu tür durumlarda ise devralan eşin sorumluluğu kendisine geçen mal varlığı ile sınırlıdır. 

Mal Rejimi, Eşler Arasındaki Borçların Muaccel Olmasını Önler Mi? 

Eşlerden birinin, diğerinden olan her türlü alacağı için icra takibi başlatmasının evlilik birliği ile bağdaşmadığı düşünülebilir. Ancak eşlerin, birbirleri hakkında icra takibi başlatmaları mümkündür. Hatta Medeni Kanuna göre eşlerin birinin, diğer eşin iflasını istemesi dahi mümkündür. Nitekim eşler arasında cebri icra yasağı bulunmamaktadır.

Eşler arasındaki borçlara dair düzenlemeleri ihtiva eden MK madde 217 gereğince mal rejimi, eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bu kapsamda eşler arasında hangi mal rejimi seçilmiş olursa olsun, aralarındaki borçlar istenebilir. Ancak söz konusu hükümde, borçlu eşi koruyucu bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Bu kapsamda bir borcun yerine getirilmesi, borçlu eşi evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş, ödeme için süre isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa, hâkim istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.

Yazar Hakkında

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık hizmeti vermektedir. Uzmanlık alanı, aile hukukundan kaynaklanan davalardır. Boşanma avukatı olarak Milliyet/Pembenar ekinde köşe yazarlığı yapmaktadır.

Yorumlar

    Yorum Bırak